
İşe gitme düşüncesi ,çalışma fikri sizde de aşırı stres ve sıkıntı yaratıyorsa, bu konuda yalnız olmadığınızı bilmelisiniz. Ekonomik nedenlerle istemediği işlerde çalışan insanlar ne kadar sıkıntı yaşasalar da işlerine devam etmek zorunda kalıyorlar. Bu sebeple son yıllarda iş stresi nedeniyle hem insanlardaki sağlık problemlerinde hem de ölümlerde büyük bir artış yaşandı.
Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı verilerine göre, her yıl Dünyada milyonlarca insan “stres nedeni” ile işe gitmiyor bu durumda iş kaybına yol açıyor.Ayrıca yine yapılan bir araştırmaya göre iş yerindeki zararlı uygulamaların yol açtığı ölüm ve hastalık oranları da oldukça fazla. Bu oran pasif olarak maruz kalınan sigara dumanından kaynaklı olanlara eşdeğer seviyede.
İş yerindeki zararlı uygulamalar arasında şunlar yer alıyor;
- Uzun çalışma saatleri,
- İş-aile çatışması,
- Ekonomik yetersizlik,
- İş kontrolünün olmaması,
- Sağlık sigortasının olmaması.
Araştırmalar, iş yerindeki zararlı idari uygulamalar nedeniyle yılda 120 bin ekstra ölüm olduğunu gösteriyor. Bu durum sonucu ortaya çıkan sağlık harcamaları yılda milyarlarca lirayı buluyor. İş yerleri dünyada ölüm sebepleri sıralamasında beşinci sıralamada yer alması ile sonuçlanıyor.
İngiltere’de 2016-17’de iş kaynaklı stres, depresyon veya anksite nedeniyle 12,5 milyon iş günü kaybı oldu.Peki, alışanlar açısından bu sorunlara neden olan kötü uygulamalar şirketlerin yararına mı? Elbette hayır. Uzun çalışma saatleri verimliliği ve çalışma düzenini oldukça olumsuz etkiliyor. İşten çıkarmalar iş yerlerinin performansını artırmadığı gibi, en iyi işçilerin de ayrılmasına neden olduğu gibi, tazminat veya müşterilerle bağların zayıflaması gibi nedenlerle tasarruf da sağlamıyor.Araştırmalar, çalışanların işlerini ne zaman ve nasıl yapacakları konusunda daha fazla kontrol sahibi olmaları halinde daha fazla motivasyonla çalıştıklarını gösteriyor. Ayrıca stresli ve hasta işçilerin sağlıklılar kadar verimli çalışmadığı da açık.Çalışma hayatının kötüye gittiğini gösteren başka veriler de mevcut.
Daha önceki dönemlerde durum çok daha farklıydı. Patronlar müşterilerine, çalışanlarına ve topluma karşı sorumlu olduklarını düşünüyorlardı. Şimdilerde ise tam tersi bir durum var. Artık patronların çıkarları her şeyin üstünde tutuluyor. Şirketlerinde çalışan insanların fiziksel ve ruhsal sağlıklarına karşı sorumluluk duyan patron sayısı yok denecek kadar az sayıda . Çalışanların elverişli koşullarda çalışmasını ve aynı zamanda yaşamasını düşünen şirket sayısı oldukça az. Aslında çalışanların,yeni bir işe başlarken sadece ücret ve kariyer değil, fiziksel ve ruhsal sağlıklarını da düşünmeleri gerekiyor. İşletme yöneticileri ise sadece kendi kazançlarını değil, iş gücünün sağlığını da ölçüme tabi tutmalı ve önemsemelidir. Devletler açısından ise sağlık harcamalarındaki yüksek maliyet iş yerlerine odaklanmak zorundadır; çünkü iş yeri stresi insanları hasta ediyor ve ölüme sürüklüyor. Bu durumun önüne geçilmediği taktirde sonuçları git gide daha ağır bir hal alacaktır.